ERKEK KISIRLIĞI
Erkek kısırlığının sebebi pek çok etken olabilir, bunlar sperm (erkek döl hücresi) üretimi veya ulaşımındaki bozukluklar, sperme karsı antikor gelişmesi, testis yaralanmaları, hormon üretimi ile ilgili bozukluklar, testis toplardamarında varis olması (varikosel), içki, sigara, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar ve bazı ilaçlardır. Bu sebeplerin hepsi sperm sayı ve kalitesini bozarlar. Ancak hastaların yaklaşık üçte birinde kısırlığı açıklayacak herhangi bir sebep bulunamaz.
Spermin sayısı, hareketliliği, ileri doğru ilerlemesi ve şekli yumurta dölleme konusunda önemli faktörlerdir. Tüm bu faktörler yapılacak sperm tahlili ile kolaylıkla saptanabilir. Böyle bir tahlilden önce 2-6 gün cinsel perhiz yapmak ve farklı zamanlarda tahlili tekrarlamak alınacak sonucun daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Gerekir ise hormon tahlili ve testis biyopsisi de, tanı metodu olarak kullanılabilir.
Varikosel sıklıkla cerrahi olarak tedavi edilir. Hormonsal bozukluklar, antisperm antikorlarının varlığı, enfeksiyonlar ise ilaç tedavisine ihtiyaç gösterirler. Sebebi bulunamayan sperm bozukluklarında ise bazı ilaç tedavileri denenmekte ise de bu konuda henüz bir görüş birliği yoktur. Erkek infertilitesindeki en önemli tedavi olanağı yardımlı üreme teknikleridir. Bunlardan en basiti yıllardır uygulanmakta olan rahim içi inseminasyon yani aşılamadır. Bu metot da kadının eşinden alınan spermler yıkanıp, yoğunlaştırılmakta ve direk olarak rahim içine verilmektedir. Bu sayede spermin yumurtaya ulaşması daha kolay olmakta ve yumurtanın döllenme ihtimali artarak gebelik olasılığı fazlalaşmaktadır. Bu metot da kolay uygulanabilir ve ağrısızdır. Başarı oranı % 10-15 arasındadır. Sperm kalitesi rahim içi inseminasyon uygulanamayacak kadar düşükse o taktirde in vitro fertilizasyon yani tüp bebek uygulanması gereken tedavi metodudur. Bu metot da hormon tedavisi sonucu kadından alınan yumurtalar laboratuarda kocanın spermleri ile bir araya getirilir. Böylece spermin yumurtaları dölleyip dölleyemediği gözle görülmüş olur. Döllenen yumurtalar direk olarak rahim içine yerleştirilir. Genelde dünyanın önemli merkezlerinde tüp bebek metodu ile gebe kalma olasılığı % 35-40 dır.
Yukarıda bahsedilen metotların başarısız kaldığı sperm sayı ya da kalitesinin son derece düşük olduğu durumlarda, 1992 yılına kadar elimiz kolumuz bağlı kalmakta idi. Ancak son yıllarda tıpta uygulanmaya başlanan ve bugün nerede ise rutin halini almış olan intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) yani mikroenjeksiyon, sperm sayısı 10 larla ifade edilebilen hastalarda dahi, başarılı sonuçlar elde edilmesine sebep olmuştur. Belçika’da geliştirilen bu metotda tek bir sperm, yumurta hücresinin içine, çok ince cam bir iğne ile enjekte edilmektedir. Sanılanın aksine bu metod sonucu, yumurta hücresinin bütünlüğünün bozulup ölmesi son derece nadirdir. Bu uygulama ile normalde dölleme yeteneği olmayan spermlerle dahi döllenme gerçekleşmekte ve gebelikler oluşmaktadır. ICSI den sonra yumurtaların döllenmesi beklenir ve oluşan embriyolar anne rahmine yerleştirilirler. Şayet mastürbasyon yoluyla kazanılan menide hiç sperm yoksa sperm testisden de elde edilebilir. Küçük bir cerrahi müdahale ile testisden olgunlaşmamış sperm hücreleri alınır. Bu spermler hareketsizdir ancak dölleme yetenekleri vardır.